İnsan vücudunun %70’i su içermektedir. Su molekülleri ise yüksek frekans aralığındaki radyasyon emme potansiyeli bulunmaktadır. Bu yüzden akıllı telefon kullanıp maruz kaldığımız radyasyonunu sebep olabileceği sağlık sorunlarını bulmayı hedefleyen birçok sayıda araştırma yürütülür. Buna benzer çalışmaların; genel olarak fareler üzerinde test edilmesi, sonuçların insanlar için ne anlama geldiği hakkında yeterli verinin olmamasına sebep olur. Tüm bunlara rağmen bu tarz araştırmaların farelerin kanserli kalp tümörü geliştirmesi veya DNA hasarına uğraması gibi farklı sonuçlar vermesi oldukça düşündüren bir konudur. Bütün bu nedenlerden; kullanıcıların cep telefonu aldıklarında yaymış oldukları radyasyon seviyesinin en düşük olan cihazlara yönelmesi şaşırtıcı bir sonuç değildir. Bu yüzden satın alma davranışlarını etkileyen sebeplerden biri olmayı başaran bu değerler; Specific Absorption Rate yani özgül soğurma seviyesi adındaki Sar değeri olarak bilinmektedir. Sar değeri cep telefonu kullandığımızda vücudun absorbe ettiği radyasyon oranıdır.

Düşük sar değerine sahip cep telefonu kullanmak, radyasyona maruz kalma oranını azaltır ve daha güvenlidir. Fakat düşünülmesi gereken farklı bir konu ise SAR değerine bakıp, cep telefonu modellerinin güvenli olup olmadığına karar vermenin ne derece doğru olduğu sorusudur. SAR laboratuvar ortamında yüksek seviyede bilinse de kullanım esnasında telefonun gerçek SAR değerinin bu değerin altında olabilir olmasıdır. Bunun sebebi telefonların ağlara erişebilmek için gerekli olan minimum gücü kullanacak biçimde tasarlanmasıdır.